11 Şubat 2012 Cumartesi

Ha-lim


HA-LİM
Bir baykuş ötüyor çatıda. Ölümün habercisidir bu ses. O, ben olsam diyorum içimden.
 
Tanrıyla çatışıyoruz gene. Şarapta olduğu gibi... İlk kitabında yasakmış zaten. Sonra bir peygamberiyle değiştirmiş düzeni. İçin demiş. Benim kanımdır. "Updated" kitapların sonuncusunda gene yasaklamış herşeyi. Ama en çok istediğim hepsinde yasak. "İntehar edemessin" demiş. Bir çıkış yolu yok yani. Baştan kapamış kapıları. Bir süre sessizlik mi istemiş acaba?
 
Acaba; ben bunları yollayayım yaşama, ölene kadar da duymayayım seslerini. Dur hatta bir madde koyalım da, kendilerini atıp camdan bacadan, gelmesinler. Bir kafa dinleyeyim mi demiş?
 
Ben noel babayı bekliyordum. O geldi tüm haşmetiyle. "Çatal" dilinde, birşeyler diyen karakter gibi. Yüzü silik. Sadece gözleri var onlarda aynısı benimkilerin; Çok baksanız boğulursunuz maviliklerinde. Bir elinin parmakları kalemden, diğer elinde bir eldiven. Gizli bir silahı varmış gibi saklanmış derilerin içine. Tüm müzikleri ardarda düştü listelere. İtinayla seçilmişlerdi. Gözlerimin dolması şarkılardan değil oysa. Gelişi çok güzel yazılmış bir kurgu roman gibiydi. Okurken etkilendim dizelerinden.
 
Bir aynanın önünde durup birbirini kesen "ben"ler, arkamı dönsem bir kalleşlik eder mi diye berikini beklerler. Saati geldiğinde olunacak tek yer burasıydı işte.  
  
İyi başlamadı sene. Benim yüzümden buruk geçti yeni yılın öncesi ve sonrasındaki birkaç saat. Garip bir etkim var da sanki benim, ben hüzünlüyken kimse tam mutlu olamıyor yada suskunsam sessizlikmiş doğrusu gibi kısık bir tona iniyorlar. Herşey benle ilgili olmamalı. Ben ne kadar değişkenim. Kendime üzülmeye zaman bulamadan neşelenirim. Anlamıyorlar. Çok yoruluyorum. Sevilmekse bu, sevilmekten, aşk ise aşktan yorgunum. Yalnızlık ne kadar değerli ve nadir bulunan bir sükunetmiş anlıyorum gün be gün.
 
Balondan gülücüklerim kaçıp gittiler baloncunun ellerinden. Atmosferin yükseklerinde patladılar. Sesleri gelmedi tabi ama yerlerinde de yoktular. Sessizliğimden belliydi. Bir ölümdür düştü içime. Şiirler geliyor aklıma, bir kısmı onlarca yazılmış ve ona adanmış şiirler. Kimisi korkarak bahsediyor adından. Kimisi sadece içinde geçiriyor sembolleşmiş kelimelerin. Kimi sadece yaşamdan bahsediyor o yokmuş gibi. Ben biliyorum ne ima ettiklerini...
 
Üç kere seslensem gelir mi ölüm?
 
Ne zamandır yoktu. Gitmişti. Kanlı mıydı kansız mı hatırlamıyorum son seferini? Ama bir bıçak keskinliğindeydi. Kanamaktan korkmamak mıdır bıçakla oynamak? Oynayacak kadar bile vakit vermeden gelsen keşke.
 
Murat IŞIK

2 yorum: