Camın önüne gelip "Eskiler alıyorum. Eskiler. Eskiciiiiiiiii" diye bağırdı.
Bir merak düştü içime. Perdenin yanına yaklaştım. Hafifçe araladım. Göz ucuyla baktım tahta arabasının tezgahına. Yüzlerce "ben" vardı. İşte bu; artık kimsenin bana ihtiyacı olmadığını öğrendiğim andı...
Çıkıp evden, bir fahişenin kollarına attım kendimi. Ağladım. O da benim kollarımda ağladı. Tam sevişecekken;
"Eskiciiiiiiiiiiiiiiiii" diye bağırdı yine, camın önünden. Koşup baktık. Yüzlercesi uzanmıştı bizlerden. Hangimiz daha orospuyduk anlayamadık.
Murat IŞIK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder