Beyoğlunda bir yeraltı barında kapıya doğru oturmuş gireni çıkanı
izliyordu. Yaklaşık bir saattir aynı noktadaydı. Önündeki kadeh dolup boşalıyor,
mekan dolup boşalıyordu. Her gidenin ardından sertçe kapanıyordu kapı. İlk
duyduğunda korkuyla kafasını kollarının arasına almıştı. Sonradan nerede
olduğunu, ne yaptığını hatırlayıp sakinleşmiş ve hemen kapıya doğru dönüp öyle
oturmuştu.Böyledir savaşın büyüttüğü çocuklar. Bir kapı sesi asla "bir kapının
sesi" değildir onlar için. Ya bir başlangıçtır yada bir son...
Kapının hemen girişinde bir kızla bir çocuk tartışıyorlardı. Kız hiddetle
bağırıyordu çocuğa. Çocuk eliyle kıza susmasını söyler bir işaret yaptı. Kız
oralı olmadı. Konuşmaya devam ediyordu. Çocuk kızın bileğini yakalayıp
büktüğünde yerinden kalkacak gibi oldu. Kız o anda çocuğu öptü. Aşk ile şiddetin
iç içe geçtiği bir yaşamdı bu. Dünyanın neresinde olduğunuzun bir önemi
olmaksızın üstelik. İster Afrika' da bir çatışamın içinde olun ister Beyoğlunda bir barda...
Murat IŞIK
İçinde şiddetin olduğu hiç bir şey güzel değildir.
YanıtlaSiliçinde şiddet olmayan hormonsal aşk yoktur pek ikisi de "id" den gelir.ben bu yüzden aseksüelim dermişim... yok yok bendeki hormonsal galiba
YanıtlaSil