19 Haziran 2012 Salı

Üç Adam Bir Gece

Sahip olduğu bedenlerden sıkılmış üç adam bir odada oturmuştuk. Her birimiz kendi en iyi bildiği şekilde sıyrılmıştık bu dünyadan. Kafalarımız başka boyutlardaydı.
Ben elimde bir bira, cevreme yuvarlak halde dizilmiş yirmi küsür tane boş başkaca içki şişesi ve tam bacaklarımın arasında hiç açılmamış bir altılı paketle; budist rahibi gibi oturmuş, yere kadar uzanan aynada arkamda olup bitenlere bakıyordum.
Yanımdaki zayıf çocuk; elindeki özel kestirilmiş dikdörtgen aynanın üzerindeki beyaz tozla; bir ressamın tıpkı bir tuvalin önünde transa geçmişliğindeki ifade ile; bir kadın silüeti çiziktirip sonra beş dolarlık bir banknotla onu, bir nefeste içine çekip, aşka düşme telaşındaydı. Kadının burnunu bir türlü beceremediği için söyleniyordu. "Seni pis fahişe! Estetik yaptırdığından beri tanınmaz haldesin!"
Esmer olan "açım!" diye söyleniyordu. Bir taraftan da tombul parmakları ile marijuana tohumlarını otun geri kalan kısmından ayırmaya çalışıyordu. Sonra hali hazırda küllükte bekleyen cigaralığını eline alıp meşhur keş tutuşu ile derin bir nefes çekip bir süre içinde tutuyor; sonra tüm nefesini son nefesi imiş gibi veriyor ve içindeki orman yangınının dumanı ile, manzaramızı sisler altında bırakıyordu. Derken konuşmaya başlıyordu. Bir şeyler anlatamadan daha; kahkahalara boğuluyordu. Gözleri iyice kısılmıştı. Bir Japon' u andırıyordu. Ne dediğini anlamıyor ama suratına baktıkça gülüyordum. Ben güldükçe o kahkahasının şiddetini arttırıyordu. Zayıf olan neye güldüğümüze kestirmek için çevresine bakınıyordu. Hep tedirgin bir hali vardı. Kafa hareketleri bir tavuğun ki gibi telaşlı ve seriydi. Onu öyle görünce esmer olanla ben iyici koptuk. Kendimi yere bıraktım. Bir şişeye çarptım ve döküldü. Esmer olan gülerken osurdu. Bu iki sesten ürken zayıf çocuk yerinden zıplarken tuvaline diziyle çarptı ve tozlar havaya uçuştu.
- Sizin yüzünüzden. Orospu çocukları. Sizin yüzünüzden!
- Hahahahaha!
- Haaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaahahahaha!
- Gülmeyin lan! Gülmeyin!
Bir taraftan yerdeki tozları toplamaya çalışıyor bir taraftan bize söylenip duruyordu. Ölmek üzereydik gülmekten.
- Oğlum senin kız gene tozu dumana katarak gitti. Hahahahahahaha. 
- Kendi çizdiğin bir kadın bile seni terkediyor. Hahahahahaha.
- Ondan nefret ediyorum! dedi ve ağlamaya başladı zayıf çocuk. 
Doğrusu bunu beklemiyorduk. 
Esmer olan ona sarıldı arkadan. Biraz debelendi ama kurtulamadı. Bende gelip ikisini birden kapladım. Onu iki yanağından sulu sulu öpmeye başladık. Bir yandan da esmer olan "Üzülme sevgilim biz buradayız!" dedi ve güldük. O da komik buldu bunu ve ağlamayı kesip güldü. Ben "Hadi striptiz izlemeye götürelim seni" diye fısıldadım kulağına ve ekledim "Ama aşık olmayacağına söz ver oradaki kadınlara"
Kocaman bir kahkaha tufanı oldu. Bizi yanaklarımızdan öptü. Esmer, cigaralığından bir fırt çekip, parmaklarıyla ters çevirdi ve onun dudaklarına yaklaştırdı. "İyi gelecek." dedi. "Bu toz seni gergin yapıyor!" dedim bende. Nefesi çekip cigarayı geri vemesini bekledim ve ağzına dayadım şişeyi. Ondan da zorla bir yudum aldı. "Nasılsın" dedi esmer olan. "Hala o kaltaktan nefret ediyorum! Ve burnundan. Ama daha iyiyim" dedi. Keyfimiz tekrar yerine gelmiş gibiydi.

To Be Continued...

Murat IŞIK
  






1 yorum:

  1. Bu kafalarla nereye kadar gidilir merak ettim, devamını merakla bekleyeceğim

    YanıtlaSil