28 Ocak 2013 Pazartesi

Hesap

İspat edilmeye çalışılan bir matematik kuramıydı kadınlarım. Toplayıp çıkarıyordum. Kare köklerini alıyordum. Olmuyordu işte. Tutarsızdı sonuçlar. Paradokslar oluşuyordu! Esir kalıyordum. Bir küp gibi hapsediyordu beni; dört yanımda yinelenen yaşanmışlıklar. Asırlar geçiyordu üzerimden. Yaşlanmıyordum. Kara tahtanın başında yitiriyordum aklımı. Tepeşir tozları siniyordu üzerime. Hesap kitap kokuyordu sevdalarım. Kokulu fakat çözümsüzdüler işte. Kaç ayrı evrende hapsoldum kimbilir. Kaç ayrı kadınla?
Katildim. Binlerce kez sıktım boğazlarını. Defalarca izledim; son nefeslerini verirken ki, ihanete uğramış bakışlarını. Buna rağmen kaç kez ağladım arkalarından? Kaç kez gözlerimden kopup sözsüz dudaklarında yitti damlalar...
Her seferinde arkamdan gelip boynuma sarıldılar. Ölümsüzdüler. Tanrıçaydılar.

Murat IŞIK

26 Ocak 2013 Cumartesi

Beklerken

Çoktandır gözlerim yollarda kendimi bekliyordum. Kar vardı önce. "Çıkmasa yola" dedim içimden. Korktum. Yapmaz gerçi. Sakınır kendini her şeyden biliyorum. Ama merak işte!
Sonra yağmurlar geldi. Hafta içiydi. Üzerinde takımları vardır dedim. Ne de çok yakışır. Yakıştığını bilir üstelik. Aynaları vardır. Her birinin önünden geçerken kendini beğenir... Önceliği asla ben olmam o kendine döndüğünde. Sevmez zaten çamuru. Düşmez yollara. Hem her yerde su birikintilerinden tuzaklar kurulmuştur.Üstelik şoförler düşüncesizdirler. Şemsiyesi de olmamıştır hiç. Elleri havada gezmeyi sevmez kulüp züppeleri gibi. Düşmez yola!
Sonra bahar geldi. Karasızdı iklim. O; iklimlerden daha kararsızdır. Sabah uyuyası tutar; Öğle sonrası deniz kenarında oturası. İşi olmaz benle. Kimseyle işi olmaz karar veremediğinde! Gelmek için çıksa bile yola; bir mideyeci tezgahında cayar muhtemelen. Islık çalar. Verilmiş sözler göğe uçar gider melodilere takılıp... Balonlar gibi işte. O ise u
mursamaz. Başkası olsa yerinde; bir çocuk mesela; kaçan balonun ipini yakalamaya çalışır, beceremezse; oturur ağlar. İnsanca tepkileri olur. Onun yoktur. Koşmaz peşinden. Ağlamaz. Bir süreliğine bakar arkalarından. Yok olmalarını bekler. Sonra bir bakmışsın; unutmuş gülümsüyor çevresine. Öylece unutur beni de bir ıslık sesinde; Issızlaşırım...

Yaza belki! 

Murat IŞIK

19 Ocak 2013 Cumartesi

Boza

Sevda bir bozacı nağrasıdır.
Yüksek tonda başlar.
Gittikçe uzaklaşır.

Murat IŞIK

17 Ocak 2013 Perşembe

Rakip

O kadar da karışık değil. Ben beni seviyorum. Sende beni seviyorsun. Teknik olarak rakip sayılırız.

Murat IŞIK

8 Ocak 2013 Salı

Sarhoşluk Boşalmışlığı

Ne oldu bana böyle?
Ellerimde kül tutuyorum.
Sımsıkı kapamışım yumruklarımı.
Başımda bir akşamdan kalmalık.
Yüzümde bir kadının akmış siyah makyajı.
Ayaklarımın dibinde kan kırmızı cam kırıkları.
Ham ağlayamamışlıklar var boğazımda;
Hissediyorum atamadığım o hıçkırıkları.

Bir isim hatırlıyorum.
"Gel artık" diye bir cümleye zımbalanmış.
Peşpeşe söyleniyorlar.

Sıkıntılar birikmiş içimde.
Dolmuşum;
Taşamıyorum...

Külleri takip ediyorum şömineye kadar.
Orda yanmış bir not;
Uzanıp alıyorum.

İmzasız bir haykırış okuyorum.
Benden bana yazılmış.

"Beni paylaşmak seninle;
 Seninle paylaşılmak istiyorum..."

Murat IŞIK

7 Ocak 2013 Pazartesi

Toz

Odaya saçılmış ne varsa senden kalan, toplayıp bir kutuya kaldıracaktım.
Çözümmüş gibi arşivlemek vazgeçilmez sevdaları!
Bir vakit unutacaktım güya.
Ne gam?

Annem;
Muhtemelen fırlatıp atacaktı bir bahar temizliğinde seni;
Benim olduğunun farkına bile varmadan!

Bir başka sevdayı kaderine terk etmek için tavan arasına vardığımda fark edecektim ancak yokluğunu.
Çöp kamyonu çoktan gitmiş olacaktı...
İçim acıyacaktı...

O yüzden tozları halının altına süpürmek geçti aklımdan.
Onlarda;
Muhteşem ayaklarının,
İzleri vardı.

O kadar da vazgeçmiş değildim anlaşılan...

Murat IŞIK