30 Kasım 2012 Cuma

Ehliyetsiz

Hunisi kaybolmuştu. Allahtan direksiyon duruyordu yerli yerinde. Vakti gelse de bahçeye çıksam diye düşündü. Sonra alkol aldığı geldi aklına. Kornayı söktü üzerinden, bana uzattı direksiyonu. "Sen kullan" dedi. "Ben alkollüyüm!"

"Ben kullanayım." diye atladı Kumarbaz.
"Olmaz" dedi. "Senin cezai ehliyetin yok."
"Kimsenin yok! Onun da!" dedi kumarbaz beni parmağıyla göstererek.

"Yazı tura atalım." dedim. Gözleri parladı Kumarbazın. İki yüzünde de yazı olan parasını çıkartıp; "Tura!" diye bağırdı.

Hiç bir şeyin önemi kalmamıştı o anda. Kaybetmenin, kazanmanın, arabanın...

Murat IŞIK

26 Kasım 2012 Pazartesi

Bavul

Cevapsız soruları kovalıyor başıboş kelimeler,
Bir orospunun;
Pis ve kalabalık ağzında...

Yanından fark etmeksizin geçiyorlar kartonlarla örtülü sokak insanlarının;
Sarhoş şehir züppeleri kafası güzel kahkahalarla.

Ve;
Bir yumuşak "G" harfine tecavüz ediliyor Tarlabaşında;

Kimsenin haberi olmuyor!

Sirkeciden Erzurum' a giden bir trene biniyor bir adam.
Elinde bir koca bavul;
İçinde;
Ütülenip, düzgünce katlanmış bir geri dönme umudu;
Bir de;
Kolalı yaşanamamışlıklar.

Hep dediğim gibi sana işte!

Büyük bavulları olan insanlar;
Küçük hayallere sahip olurlar.

Murat IŞIK




15 Kasım 2012 Perşembe

Sudan Hikaye

Musluktan akan suyla konuşuyorduk geçen gün. Yorgundu. Uzun bir yol kat etmişti. "Durmak istiyorum" dedi. "Bir süreliğine en azından." Onu bir bardağa koydum. İçeri geçip televizyonun karşısına oturdum. Kadın çekirdek çitliyordu. O şeylerin ısırıldıklarında ettiği küfürleri bilmek istemezsiniz. Bir işkence gibi. Susmuyordu orospu çocukları! Gidip bir ilaç içtim. Salona dönmedim. Uyumuş mu diye bardaktaki suya baktım. Kendi kendine kımıldanıyordu. Beni görünce; "Buradan kurtulacağım seni sadist piç! Ve gelip seni benzeteceğim. Beni esir alamayacaksın..." diye haykırmaya başladı. İçeri gidip kutudan bir ilaç daha çıkardım. Yarısını içtim. Yarısın elime alıp banyoya yürüdüm. Hala sövüyordu saydam göt. "Sinirlerin yıpranmış" senin dedim ve elimdeki ilacı gösterdim. "Hayır! Hayır!" diye bağırmaya başladı. "Bana dokunursan seni haklarım! Yemin ediyorum bulurum seni! Boğularak öleceksin acılar içinde. Buraya yazıyorum. Canına okuyacağım senin." Kendine değil bardağa yazdı. Fena halde sıkıldım dengesizliğinden. Aslında dengesiz tipleri severim ama daha az konuştuklarında! Bardağı tutup fırlattım. Bana küfürler sallayarak banyonun giderinden akıp kayboldu ruh hastası. Elimdeki yarım ilacı da ağzıma attım. Uyumam lazımdı. "Gel babana!" diyen sapık yatağı görmezden gelerek. Hayalarıma sarılmaya çalışan yorganı bir kadınmış gibi hayal ederek ve tabii ki; "çekil üzerimden" diye bağırırken bir yandan da yüzümü seven ve öpen isterik yastığı bir kenara fırlatarak...

Murat IŞIK

12 Kasım 2012 Pazartesi

Yalnızlık Açlığı


Yorgundum!
Hayatın karmaşasından falan değil;
Tersine,
Hayat son derece basit geliyordu bana.
Doğuyor
Ve
Ölüyordun.

Sıkıntım kalabalıktandı.
Sarışınlar,
Kızıllar,
Esmerler,
Ve dönmeler.
Meyve salatası gibi rengarenk kafalar!
Bunlar karıştırıyordu galiba işleri. 

Yalnız kalacak bir yer kalmamıştı.
Her köşe başı tutulmuştu.
Güneş tepedeydi,
Kıçımı kızartıyordu orospu çocuğu! 
Saklanacak bir kuytu bulamıyordum.
Her gölgenin sahibi vardı.
Benimkinin bile!
Üç beş zibidi bacak aramdaki karanlığa uzanmışlardı.

Fuzuli bir kalabalık...
Buydu tüm mesele!

Herkesten tiksiniyordum.
Bok gibi kokuyorlardı.
Bok gibi konuşuyor,
Bok gibi gülümsüyorlardı.
Shakespeare' in dizeleri kadar yapmacıktı herkes!
Ve
Gereksiz!

İnsan olmak zordu.
Bir kaç seneliğine tavan arasında unutulmak üzere paketlenmiş bir kitap kolisi olmayı yeğlerdim.

Karanlık,
Nemli
Yalnız!
Kıçımdan başka düşünecek hiç bir şeyim olmadan...

Murat IŞIK

1 Kasım 2012 Perşembe

Uyumak

Öylece durduk. Hiçbir şey yapmadan...
Aklımızdan geçti bir ara öpüşmek belki; ama erteledik. Geç kalınmış bir sohbete nereden başlayacağını bilemiyordu insan.
Sevişmek hayvancaydı. İltifat etmek yavşakça... İkimizde biliyorduk. Sustuk! Sahte kelimeler bir adım ötemizde pusudaydı. Bir anlamsız bakışmayı kolluyorlardı yada sahte bir gülümsemeyi. Allahtan kaşarlanmıştık ikimizde. Oyunlarına gelmedik.
Bir sigara yaktı kadın. Bir fırt çekip uzattı bana. Alıp kökledim. Yumuşadı sigara. Filitresi ıslandı. "Her şey ters gidiyor" diye geçirdim içimden. Belki de iyi gelmiyorduk birbirimize. Bir arada uğursuzduk.
Sıktı bu düşünce beni. Kalkıp denize atlamak geçti aklımdan. Geçti ve gitti her zamanki gibi... Tutmadım!
Korkaktım işte ve bunun farkındaydım...
İğrenç bir şey gibi geldi o an ben olmak. Bir başkası olmak daha güzel olabilirdi belki; ama kim olacağımı bilemedim. Tanıdığım tüm adamlar biraz eksikti...
Ya tam bir romantiktiler yada maço. Sahteydiler! Kimse sadece göt veya sadece nazik değildir...
Biramdan bir yudum aldım. Koca bir yudum! Zor yuttum. Öyle ki; gözlerim doldu.
"Ağlıyor musun?" diye sordu kadın.
"Bir bu eksikti" dedim içimden. "Lanet olsun!"
Ağlayan bir erkeği çizen bir kadın geldi gözümün önüne. Sonra da, kıçıyla gülen davetliler; bir serginin açılış gecesinde...
"Hayır!" dedim aceleyle; sanki, bir şeyler saklıyor muşum gibi...
Sonra "Biradan" dedim.
Yüzüne baktım o anda. Gözleri dolmuştu.
Görmemiş gibi yaptım. İşime geldi böylesi. Çünkü kadınlar ağlamaya başladıklarında daha zordur her şey.
Kalmak, gitmek...
Savunmaya çekilmiş ve dayak yiyen bir boksör gibi hissedersin kedini. Kadınlar içlerine akıtmaz yaşlarını. Bir yumruk gibi gözüne çakarlar.
Eve gidip uyumak istiyordum. Çözümdü uyumak.
İçmek, uyumak, uyanıp kusmak, işemek ve sıçmak. Hayatta gerçekten önemli olan şeyler bunlardı.
Sevmek, vazgeçmek, sevişmek; ikinci derece öneme sahiptiler. Gene de "ihtiyaç halinde camı kırınız" yazıyordu üzerlerinde. Aniden bastırıyorlardı. Bir eroin krizi gibi. Bir doz alıyordun; dünyan değişiyordu. Kendini iyi bile hissediyordun. Sonra etkisi geçiyordu. Eskisinden daha derin bir umutsuzlukta buluyordun kendini. Devam etmekten başka şansın kalmıyordu...
Hayatın hafızası tebeşirle yazılmıştı allahtan. Zaman bir keçeli silgiydi ve her şeyi siliyordu. Geçmek bilmiyorsa uyuyordun. Temiz bir sayfaya uyanıyordun sonra. Geçmişin ise havada uçuşup duruyordu.
"İyi değilsin sen de" dedi kadın, başka kimin iyi olmadığını sormamı bekler gibi. Sormadım!
"Gidelim" dedim sadece.
"Uyuyalım. Geçer!"

Murat IŞIK