17 Şubat 2012 Cuma

Düşüş

DÜŞÜŞ

Işıklar başını ağrıtıyor. Kapatıyor hepsini. Televizyonun ışığı başını ağrıtıyor. Kapıyor televizyonu. Mumların yansıması başını ağrıtıyor. Söndürüyor mumları. Ay ve yıldızların ışığı başını ağrıtıyor. Kapıyor perdeleri. Karanlık işte. Zifiri karanlık. Bu sıçtığımın başı hala neden ağırıyor?

Bir şeyler yazmak istiyor. Ağrısız sızısız bir şeyler. Yere dökülmüş sıvıların şeffaflığı. Bir parmağını batırıp tadına bakıyor. Tanıdık geliyor. Bir daha banıyor parmağını. Parmağı emiyor sıvıyı; bir dolma kalem gibi. Sert bir kağıt buluyor sonra, odanın ortasında, diklemesine konulmuş; üstelik dört köşe ve üç boyutlu. Yazıyor yettiğince mürekkebi. 

Kalkıyor yerinden. Eli bir kaba çarpıyor aniden. Dökülüyor içinde ne varsa. Ne olduğunu anlamak için kaldırıp ayağını tüm gücüyle üstüne basıyor. Canı acıyor. Bir sıcaklık hissediyor ardından. Yürüdüğünde şap şap sesler çıkıyor artık. Koyu siyah izlere sahip kuytu sesler. Mürekkebini doldurmak için eğiliyor yere. Banıyor yeniden parmağını. Bu sefer sıcak. Bu sefer akışkandan daha çok "kaygan". Tadına bakıyor. Bu sefer tuzlu, bu sefer tanıdık değil. Yüzüne sürüyor biraz sıcaklıktan. Şakaklarına doğru. Sonra alnına başka bir şey yazıyor, evvelce yazılandan...

Kafasının içinde bir kar fırtınasıdır esiyor. Buz kesiyor damarları. Katılaşıp genleşiyorlar. Geriye kalan ne varsa bir kenara sıkıştırarak. Birazdan sağından solundan taşacak, baskıya uğramış düşünceleri.

Bir "rüzgar" esiyor radyodan. Nagme nağme sarıyor her yanını. Delirmenin çizgisinde. Sadece dolu dolu gözleri. Ağlamak ne çok yakışırdı oysa şu anda. Yapamıyor. Yapamadıkça, içten parçalanmaya başlıyor beyninin karbon alaşımlı kıvrımları. Biliyor bitecek birazdan. Bir heykel gibi hareketsiz olacak bu zamandan sonrası. Son bir şiiri var yarım kalacak.

Gitmeden alıp da eline şamdanı. Camdan masanın içinden geçiriyor. Bir gümbürtüyle iniyor yere. Kırılıyor sanki evren; dağılıyor her yöne. O da, düşüyor üzerlerine. Değen her bir keskinliğe; bir damla insanlık sürülüyor. Basıncı boşalıyor aniden. Çizginin soluna düşmüş biliyor. Kanamak güzeldir diyor içinden.

Murat IŞIK
         



4 yorum:

  1. Sanki bir migren nöbeti,ama tetikleyen onu,işte o başka bir şey,yazan bilir.

    YanıtlaSil
  2. C’est l’histoire d’un homme qui tombe d’un immeuble de cinquante étages.
    Le mec au fur et à mesure de sa chute, il se répète sans cesse pour se rassurer : “jusqu’ici tout va bien, jusqu’ici tout va bien, jusqu’ici tout va bien”.
    Mais l’important c’est pas la chute, c’est l’atterrissage
    (La Haine)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyorsun değil mi neyi ne kadar sevdiğimi? Yeniden izlemek istersen göndereyim.

      Sil
    2. :)su vizeler bir bitsin!

      Sil