9 Mart 2012 Cuma

Eskilerden "Gel" İkinci Bölüm

Özlüyorum, duyuyor musun?
Rüzgarı dinliyor musun olduğum yönden?
Sana haykırıyorum,
Özlüyorum;
Gel.

Bir güvercinin hep aynı noktaya dönmesi gibi dön bana,
Yağmuru izleyen gökkuşağı gibi gel.
Sığındığı kovuklardan açlığını atmaya çıkan vahşiler gibi...
Gel;
Gider aşka açlığını bedenimle.

Tuzludur göz yaşlarım,
Islanmadan dudaklarım tuzunla,
Ve daha da fazla susatmadan;
Gel.

Nereye baksam bir parça bir şey senden...
Bir kadının elleri,
Bir diğerinin ayakları.
Parça parça sana benzettiğim bu kadınları kesip biçmeden;
Cinayetim olmadan gel.

Kalemim tükenmeden gel,
Şiirlerimi,
İlhamımı yitirmeden,
Henüz küfürle kirlenmemişken dizelerim;
Gel.

Özlüyorum duyuyor musun?
Kokluyor musun özlemi mi lodos ta?
Dünyanın tüm içkileriyle kafayı bulup,
Yere düşüp bir İstanbul sabahında,
Kendi yaşlarımdan oluşan bir birikintinin içinde şuursuz yatarken,
Boğulmaya gebe çırpınışlarım arasında,
O son nefesimi vermeden hemen önce,
Sana o laneti okumadan;
Yani günahım olmadan,
Gel....

Murat IŞIK



2 yorum:

  1. Bu da aynı ama nedense daha güzel geldi bana,edebi açıdan daha çok beğendim

    YanıtlaSil
  2. İlham da böyle geliyor demek ki, gel gel gel demek lazım:) Gayet başarılı kalemin var. Not olsun sen de farketmişsindir pek ilgilenemiyorum şu aralar siteyle. Eski yazılardan 1 tane kaldı onu da alayım başlayacağım yeni bişiler karalamaya. Sağolasın.:)

    YanıtlaSil