2 Mart 2012 Cuma

Oyun

1. PERDE (GENÇLİK VE GÜZELLİK)
Çok güzel vücutlu bir kadın sahneye çıktı. Çıplaktı. Ağzında bant vardı. Tüm çok güzel ve aptal kadınlara gereken türden bir aksesuar gibi; Ama altındandı. Diz çöktü. Bir mikrofonu iki eliyle kavrayıp, havaya kaldırdı. Gerildi tüm vücudu. Güzellik, estetik bir duruşla yüceltilmiş gibi.. Hatta izleyenlerden biri ayağa kalkıp "tanrısal" dedi bu sadeliğe... Ve gözyaşlarına boğuldu. Birinci rüzgar esti. Tüyleri diken diken oldu kadının. Bir kaç zaman olduğu gibi kaldı. Kıpırtısız. Sonra yaşlanmaya başladı. Saçları ağardı önce, sonra döküldü. Göğüsleri sarktı. Derisi kırıştı tüm bedeninde. Sonra öldü. Öldüğü yerde dondu. Taşlaştı. Bir mikrofon ayaklığı gibi kaldı. Biz nefesimizi tutup izledik. İlk perde böyle kapandı.
2. PERDE (GÜÇ VE YARATICILIK)
Yeniden ışıklar yandığında oradaydı. Ellerinde mikrofon tutan, taşlaşmış kadının tam önünde, ayakta. Çevresinde bir tur attı. Sonra eline aldığı aletler ile ona nazikçe dokunmaya başladı. Kadını baştan yarattı. Ama ilk hali gibi değil. Daha gerçek dışı. Olağan üstü. Yüzünü bitirdiğinde melekler aralarında homurdandılar. Sanırım kıskanmışlardı. Meleklerden biri "Tanrısal" dedi bu güzelliğe. İkinci rüzgar esti. Kollarını saldı adam. Bir süre dinlendi. Yorulmuştu. Sonra devam etmek istedi. Olmadı. Ne yapacağını bilemez bir hali vardı. Terledi. Kolları güçsüzleşti. Saçları ağardı. Artık yapamayacağını anladı. Yüzüne dokundu kadının. Bir eli ile gözlerine değdi. Diğer eli mikrofon tutan ellerini kavradı. Bir kaç zaman kıpırtısız kaldı heykelle göz göze. Sonra öldü. Öldüğü yerde Kuma dönüştü. Sonra döküldü. Ve dağıldı her yere. İkinci perde böyle kapandı.
3.PERDE (YAŞAMAK)
İki çocuk çıktı sahneye. Bir kız bir erkek. Mikrofonun başına geldiler. Boyları kısaydı yetişemediler. Kafalarını kaldırıp, derin bir nefes alıp tek bir tonda seslendiler
Yaşamak!!!
Farkına bile varamadan...
Bunu söylerken gözlerimizin önünde büyüdüler. Sahnedeydiler yeniden işte. O ilk perdedeki güzel kadın ve ikinci perdedeki heykeltıraş. Sonra ikisi sırt sırta verdiler. Zıt adımlarla çekildiler sahneden.
Işıklar kapandı.

Oyundan çıktıktan sonra, soldaki bara girdim. Bir bira istedim. Çevirerek açtım kapağını. Kafaya diktim. Bir tane daha. Biraz çerez attım ağzıma. Saatime baktım. Bir tane daha içtim. Kapı açıldı. Gülüşmelerle girdiler içeri. Kadın yanıma geldi şişemi aldı. Yere eğildi. Mikrofon gibi tuttu. Çok güzeldi hala ama çıplak değildi ne yazık ki. Eğildim;
Yaşamak!!!
Hemde dibine kadar!..
Herkes kahkahalara boğuldu ve alkışladı beni. Kadın dudaklarıma yapıştı. Seyircinin ilk perdede dediği gibi "Tanrısal" dı.

Murat IŞIK




 

3 yorum:

  1. ulaşacağımız son yer tanrısal aşk mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kadının ağzındaki altın bantı unutma. Kibarlıktan değil o.

      Sil
  2. altındandı sözcüğünü altındaydı diye okuyup bir türlü anlam veremezsen bu ne demek diye anlamayınca böyle oluyor,nerde benim yakın gözlüğüm.

    YanıtlaSil