3 Temmuz 2012 Salı

Yüklem (Koşmak)

Bir cümlenin ortasında soydular beni.
Sonunda koşacağım bir cümlenin...
Özlemim,
Tümlecim vardı,
Ama;
Yüklemimi alıp kaçmışlardı.
Yürümeye mahkum bırakıldım.

O şerefsizleri yakalayamamış olmam
İşte bu hız eksikliğimden...


Ağzımdan bir sürü küfür çıktı.
Duyamayacak kadar uzaktalardı.
En azından biri dönüp kafa tutsun istedim. 
Olmadı.
Duyuramadım öfkemi.

Feci halde kafa bulasım vardı.
Kendimi bir barın loş karanlığından içeri attım.
O şerefsizlerden biri oradaydı.
Muhteşem fiziğiyle tanrıça gibi bir kadına, çalıntı dizeler döktürüyor,
Ve öpüşüyorlardı.

Fena halde sarhoştu.
Gözleri kısıktı.
Yanına gittim.
Kadına "çekil" dedim.
İkiletmedi.
Manyaklığım yüzüme vurmuştu demek ki.
Burnunun ucuna kadar yapıştım.
Tanımadı.
Bir bira söyledim kendime.
Bir tane de ona ısmarladım.
"Sağol ahbap! Ama tanışıyor muyuz?" dedi.
"Hayır!" dedim. "Ama zevkli bir hergeleye benziyorsun. Hem kadınını, hem dizelerini beğendim. Şerefe!"

Dikti kafasına.
Ben bekledim.
Şişesi boşalınca,
Elinden alıp;
Kulağına patlattım.
Bunu beklemiyordu!
Şaşkındı!
Başından aşağı kaynar kanlar boşaldı.

Yanındaki kadın onu hemen satıp,
Dudaklarıma yapıştı.
Onu ittim.
Tipim değildi.
Tanrı kadar tanrıçaları da sevmezdim.

Adamın üstünü karıştırdım.
Bir sürü çalıntı dize buldum işe yaramaz.
Hem hırsız, hem de zevksizdi.
Benim yüklemim çıkmadı hiçbir yerinden.
Tükürüp suratına,
Diğerlerinin peşine düştüm.


Murat IŞIK





1 yorum: